18 Nisan 2013 Perşembe
Aynalara dikkat!!! Çift yönlü olabilir..
Aynalı bir yere girdiğinizde yapacağınız ilk şey bu olsun.
Beyler, siz de lütfen sevgililerinizi, arkadaşlarınızı, ailenizi uyarın.
Kötü niyetli insanların emellerine alet olmayın.
Şu basit testi uygulayın; parmağınızın ucunu,
şekildeki gibi aynanın yüzeyine koyun.
Eğer yansımayla, sizin parmağınız arasında
bir boşluk oluşuyorsa karşınızdaki bildiğimiz tek taraflı aynadır.
Şayet sağdaki gibi hiçbir boşluk oluşmuyorsa dikkat!
Çünkü o zaman karşınızdaki ayna çift yönlü aynadır.
İçinde ayna olan bir soyunma kabini,
bir tuvalet ya da buna benzer ayna olan
bir yere girdiğiniz zaman, bu bir saniyelik küçük testi uygulamayı sakın ama sakın unutmayın!
Kötü niyetli insanlar için !
Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti...!
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, Sadece olmayacaksın.. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra.. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim.. Hani hep kızardın ya Konuş konuş konuş derdin Haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, Haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa ?? Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı.. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık Yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, Zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni.. Yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına.. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, Bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım... Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim...!! Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, Sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için.. Zira yoksun...! Sanki benim hiç senim olmamış, Sanki bizi hiç yaşamamışız, Sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış Ve sonra yarım bırakmışız gibi....! Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan.. Sanki benim hiç senim olmamış gibi......!!!
Alıntıdır...
Alıntıdır...
18 Mart 2013 Pazartesi
Çalışana 5 müjde birden
Kamuda, belediyede, taşeronda çalışanlara müjde içeren çalışma tamamlandı. Sözleşmeliler kadroya alınacak, memurlara bir derece ve disiplin affı gelecek, uzman olma süresi kısalacak, taşeron firmada çalışanlar haklarına kavuşacak
Takvim gazetesinin haberine göre hazırlanan tasarı ile getirilen düzenlemeler şöyle:
1) TÜM SÖZLEŞMELİLER KADROYA
Halen görev yapan tüm sözleşmeliler kadroya geçirilecek. Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ile, Başbakanlık ve TRT gibi teşkilat kanununa dayalı sözleşmeli çalıştıran kurumlarda sözleşmeliler kadroya alınacak. Sözleşmeli personel uygulaması sona erecek. Mahalli idarelerde görev yapan tüm sözleşmeliler de kadroya geçirilecek. Ayrıca belediyelerde çalışan geçici işçilerin de kadroya geçirilmesi gündemde. KİT'lerde çalışan üniversite mezunu işçilerden isteyenler memur kadrosuna geçebilecek. Özelleştirme mağduru olarak bilinen 4/C'liler de kadroya geçirilecek.
2)MEMURLARA BİR DERECE VERİLİYOR
15 Ocak 2005'ten sonra göreve başlayan memurlara bir derece verilecek. 5289 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerine Bir Derece Verilmesi Hakkında Kanun ile, 15 Ocak 2005 tarihinde görevde bulunan memurlara bir derece verilmişti. 15 Ocak 2005'ten sonra göreve başlayan memurlar ile bu tarihten önce görevde bulunan memurlar arasında ortaya çıkan derece haksızlığı gideriliyor. Getirilen düzenleme ile Devlet Memurları Kanunu'nda yer alan memurların göreve başlangıç derece ve kademelerine birer derece ilave edilecek. Görevde bulunup da bir derece ilavesinden yararlanamayan memurlara bir derece verilmesi düzenlenerek, yıllardır kangren olan sorun çözüme kavuşacak.
3)DİSİPLİN CEZALARINA AF
Memurlara disiplin affı geliyor. Yeni getirilecek düzenleme ile 14 Şubat 2005 tarihinden itibaren işlenmiş fiillerden dolayı verilmiş disiplin cezaları affedilecek.
4) İKİ YILDA UZMANLIK
Halen, Hazine, planlama ve Başbakanlık gibi kurumlara, uzman yardımcısı olarak atandıktan sonra 3 yıl sonunda hazırladığı tezlerde başarılan olanlar, yeterlik sınavına girerek uzman kadrolarına atanılabiliyor. Uzmanlığa atama süresi 2 yıla indiriliyor.
5) TAŞERON İŞÇİSİNE TAZMİNAT VE YILLIK İZİN
Kıdem tazminatı ve yıllık izin konusunda şikayetleri olan taşeron işçilerinin yüzü gülecek. Kamu kurum ve kuruluşlarında alt işverenlerin yanında çalışan işçilerin kıdem tazminatları, kamu kurum ve kuruşlarında geçen hizmet süresi esas alınarak, son çalıştığı kurum ve kuruluş tarafından ödenecek. Aynı işyerinde çalışmasına rağmen alt işvereni değişen taşeron işçileri bir yılını doldurmaları halinde yıllık izine hak kazanabilecek.
14 Mart 2013 Perşembe
BABA ÖLDÜĞÜNDE...
Bizi sevdiğini böyle mi öğrenecektik....
Uzun yol şoförüydü babam.Yüzünü 15 bazen 20 günde bir görürdük.Hep uzaktık hep bir soğukluk vardı aramızda.küçüklüğümde içinde babanın geçtiği anılarım yok benim.kucağında çektirdiğim resmimde olmadı hiç.Güzel bir söz duymadım 30 senede ağzından ama kötüde konuşmadı hiç birimize.
Dün saat 19,30 işten eve geliyorum.kayınvalidemler bizde.halbuki daha dün beraberdik.eşim odaya çekiyor beni. “Baban “diyor.”kalp krizi geçirmiş.anjiyo yaptılar.yoğun bakımda ama durumu iyi.”ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi bilemeden kalakalıyorum öylece.”baba”bizim ailede çok uzak bir kavram.her ihtiyacımızı gören annem olmuştur.her derdimize koşan.bu nedenle belkide içinde baba geçen cümlelerim azdır ömrümde benim.
Hastaneye gidiyoruz eşimle.yoğun bakımda olduğundan yanına kimseyi almıyorlar.sadece doktordan bilgi alabilirsiniz diyor bir hemşire.doktoru beklemeye başlıyoruz.beklerken aklımdan binbir türlü düşünce geçiyor.normal zamanda aklınıza gelmeyecek şeyler neden hep böyle durumlarda gelirki.en son ne zaman sarıldım ona diye düşünüyorum.en son ne zaman girdik aynı kadraja.sanırım ben babama bayramdan bayrama sarılmışım bu yaşıma dek.içim burkuluyor.sol yanım acıyor.30 yaşında babasız kalmak fikri gerçekten insanın canını acıtırmışta haberim yokmuş.
Annemle konuşuyoruz.haber vermedikleri içinkızıyorum ona.baban “kızlara haber vermeyin” dedi diyor.O halde bile bunu düşünebiliyorsan bu kadar çok mu seviyordun bizi.
O kadar pişmanımki şimdi ona hiç sarılmadığıma.acaba o da bunu düşünmüşmüdür hiç.
İster gerçek anlamda olsun ister duygusal ne kadar mesafe olursa olsun aranızda.gidin ve sarılın annenize, babanıza, kardeşinize.Bunu yapmamış,yapamamış olmanın suçluluğu birgün kavurmadan içinizi.hala hayattalarsa gidin sarılın ve kocaman bir öpücük kondurun yanaklarına.Kimse bilemez çünkü ;belki bunlar çok geç olacak yarına...
Hasta değil susuzsunuz... SU İÇİN..
Bunları Biliyor muydunuz?
Bir çok hastalığın ana sebebini anlamak için, lütfen aşağıda aktarılan bilgileri dikkatlice ve özenle okuyalım, paylaşalım.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa, YÜKSEK TANSİYON hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa, BEL VE BOYUN FITIĞI hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanırsa, gut - atrit gibi romatizmal hastalıklara yakalanırız.
,
* Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanırsa, ASTIM hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanırsa, ŞEKER hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanırsa, ÜLSER hastalığına yakalanırız.
* Bağırsaklarda su eksilirse, kabızlık meydana gelir ve KOLON kanseri olma tehlikesi yaşarız.
* Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser. Oksijen kesilmesi sonucunda da hücre KANSERLEŞME sürecine girer !!!...
Hasta olmamak için vücudumuzu susuz bırakmamalıyız. Alkali - Canlı su içmeliyiz. Alkali ve canlı olmayan sular ne kadar çok içilse de vücut yine susuz kalmaktadır !!!...
Çağımızın en büyük problemi ; içilen ölü sulardır !!!
Hasta değil susuzsunuz .....
OKUDUYSAN BEĞEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ !
* Vücut su kıtlığı çektiğinde kandaki suyu kullanırsa, YÜKSEK TANSİYON hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde omurlardaki suyu kullanırsa, BEL VE BOYUN FITIĞI hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde kemiklerdeki suyu kullanırsa, gut - atrit gibi romatizmal hastalıklara yakalanırız.
,
* Vücut su kıtlığı çektiğinde akciğerdeki suyu kullanırsa, ASTIM hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde pankreastaki suyu kullanırsa, ŞEKER hastalığına yakalanırız.
* Vücut su kıtlığı çektiğinde midedeki suyu kullanırsa, ÜLSER hastalığına yakalanırız.
* Bağırsaklarda su eksilirse, kabızlık meydana gelir ve KOLON kanseri olma tehlikesi yaşarız.
* Hücrenin su eksikliği çok artarsa, beynimiz hücreye oksijen göndermeyi keser. Oksijen kesilmesi sonucunda da hücre KANSERLEŞME sürecine girer !!!...
Hasta olmamak için vücudumuzu susuz bırakmamalıyız. Alkali - Canlı su içmeliyiz. Alkali ve canlı olmayan sular ne kadar çok içilse de vücut yine susuz kalmaktadır !!!...
Çağımızın en büyük problemi ; içilen ölü sulardır !!!
Hasta değil susuzsunuz .....
OKUDUYSAN BEĞEN BAŞKALARI DA OKUSUN DİYE PAYLAŞ !
2 Mart 2013 Cumartesi
Sosyal paylaşım ağlarında RESİMLERİNİZE dikkat..
Fotoğrafınızla yerinizi nasıl belirliyorlar?
Paylaştığınız fotoğraflara dikkat!
Sosyal ağlarda suçlarla bağlantılı bir artış başladı.
Bilgisayar uzmanları insanların internette çok fazla bilgi verdiğinin farkında olmadığını söylüyor.
Birisi sadece birkaç tıklamayla tüm hareketlerini, seyahat bilgilerini, hoşlandığın şeyleri öğrenebilir.
Her cep telefonunun GPS özellikli olması suçlara davetiye çıkarıyor.
Fotoğrafınızla yerinizi nasıl belirliyorlar?
1) GPS özellikli cep telefonunuzla bahçede oynayan köpeğinin fotoğrafını çekiyorsun.
2) Telefonun fotoğrafı GPS alıcısına yönlendiriyor ve GPS uydularından gelen sinyaller bulunduğun yeri tespit ediyor.
3) Enlem ve boylam koordinatları (yer işareti) fotoğraf dosyasına yerleşiyor.
4) Twitpic'i kullanarak fotoğrafı Twitter hesabına gönderdiğin yer işaretinin tamamı gömülmüş oluyor.
5) Twitpic'i kullanan korsan, fotoğraftaki yer bilgisiyle bulunduğu yeri öğreniyor.
6) Korsan enlem ve boylamları Google Map'e ya da bir web programına yüklenerek adresi tam olarak saptıyor.
7) Bir sonraki tweet'inde hafta sonu tatile çıkacağını söylüyorsun. Adresini öğrenen korsan sen evde yokken evine giriyor.
8) Değerli eşyaların çalınmış oluyor.
Bilgi sızmasını nasıl önlersiniz?
Yer işaretlerini pasif yapın: Kullandığınız cihazlardaki yer işaretlerini nasıl etkisiz hale getireceğinizi http://www.icanstalku.com/'u ziyaret edebilirsiniz.
Fotoğraflarını paylaşırken dikkat edin.
Facebook işaret engelini kaldırabiliyor.
Flicr yer işareti olan fotoğrafları tercih ediyor.
Twitter ile çalışan birçok uygulama el sürülmemiş bilgileri ulaşılır kılabiliyor.
Arkadaş listenizi yönetin:
Ortalama bir facebook kullanıcısının 130 arkadaşı var.
Yapılan araştırmaya göre 10 facebook kullanıcından 4'ü arkadaşlık önerilerini dikkat etmeden kabul ediyor.
İstek gönderen uygudurma kimliğe sahip olabiliyor.
Onay verdiğinde bilgilerin görülmesine onay veriyorsun.
Tatilden dönünceye kadar tatilde olduğunuzu da yazmayın.
Telefonunuza şifre koyun:
Şifre cep telefonunuz yanınızda olsa bile onu korur.
Şifrenizi kesinlikle kimseye göstermeyin.
Telefonun özellikleri özelliklerini bil:
Hesaplarını kontrol ederken GPS'in açık mı kapalı mı olduğunu kontrol edebilmelisiniz.
Eğer telefonun GPS özelliğini devre dışı bırakamıyorsanız, buna izin veren yeni bir telefon edinmelisiniz.
AŞK YAKAR
1 Mart 2013 Cuma
PAZARLAMA TAKTİĞİ :) MÜTHİŞ
Baba: Benim seçtiğim bir kızla evlenmeni istiyorum.
Oğul: Hayır!
Baba: Kız Bill Gates’ in kızı.
Oğul: O zaman tamam.
- Baba Bill Gates’ e gider:
Baba: Kızını oğlumla evlendirmek istiyorum.
Bill Gates: Hayır.
Baba: Ama oğlum Dünya Bankası’ nın CEO’ su
Bill Gates: O zaman tamam.
- Baba Dünya Bankası’nın başkanına gider:
Baba: Oğlumu CEO yap!
Başkan: Hayır.
Baba: Ama oğlum Bill Gates’ in damadı.
Başkan: O zaman tamam.
MÜSLÜM BABAYI KAYBETTİK..
4 aydır yoğun bakımda yoğun bakımda tutulan Müslüm Gürses'den kötü haber geldi.
Geçirdiği by-pass ameliyatının ardından yoğun bakıma alınan sanatçı Müslüm Gürses hayatını kaybetti.
Gürses, yaklaşık 4 aydır yoğun bakımdaydı.
Ünlü sanatçının menajeri Nevzat Takmaz, hurriyet.com.tr'nin sorusu üzerine ''Doktoru artık yapacak bi şey kalmadığını söylüyordu. Bir iki gün ancak yaşayacağını söylüyordu. Beyin fonksiyonlarının tamamen bittiği söylenmişti. Suni akciğere bağlı olarak yaşıyor. Müslüm Gürses'in bağlı olduğu suni solunum cihazının fişi çekilince her şey bitti demek olacak'' dedi.
''O halde artık size başınız sağolsun diyebilir miyiz?'' sorusuna Nevzat Takmaz, ''Evet artık diyebilirsiniz. Bitti her şey'' yanıtını verdi.
Kaynak : hürriyet haber
Aşk Yakar
19 Şubat 2013 Salı
KALP KRİZİ VE ASPİRİN (önemli)
Neden yatağınızın başucunda aspirin olsun?
Kalp krizleri hakkında:
Sol kol ağrısı dışında başka işaretleri de var kalp krizinin..
Yoğun ense ağrısı, kusma, terleme de daha seyrek ama
gözardı edilmemesi gereken belirtilerden.
Kalp krizinde göğüste illa ki ağrı olacak diye bir şey yok!!.
Uykularında kalp krizi geçiren çoğu (yaklaşık 60%) insan,
bir daha uyanamadı.
Yine de, yoğun göğüs ağrısı ile de uyanabilirsiniz.
Diyelim ki başınıza geldi, derhal ağzınıza iki (2) aspirin atın
bir damla su ile yutun Sonra da:
Yakında oturan bir akraba ya da arkadaşınızı arayın.
- "kalp krizi!" deyin
- 2 aspirin aldığınızı da söyleyin .
- Mutfak ya da holden bir sandalye alıp giriş kapısına yakın bir yere oturun
ve, yardımın gelmesini bekleyin.
Sakın yere uzanmayın!!!~
Bir kalp cerrahına göre, eğer bu mesajın ulaştığı herkes,
en az 10 kişiye dağıtırsa, muhtemelen bir kişinin hayatı kurtulabilir.
Ben öyle yaptım!!
Sen de gönder, bir hayat kurtar!!!
Dr.TUNA DOĞAN
6 Şubat 2013 Çarşamba
Burçlara göre sen
KOÇ: Bir koç aşık olsun, görün bakın sizin için neler yapıyor.
Ölene kadar unutamayacağınız bir macera yaşatır size.
Denemeye değer.
BOĞA: Hadi dışarı çıkıyoruz dendiğinde
Ortaya atlayan ilk insan muhtemelen bir boğadır.
Onu etkilemek için gezdirin eğlenceye bayılır.
YENGEÇ: Seni kıskandırmak için çabalayan insanları duvara çarpasın geliyor. Sinirlendin mi seni tutabilene aşkolsun, Yürrüüü beeaaa..
İKİZLER: Sana her şeyi yapsınlar da şu özgürlüğünü kısıtlamasınlar, deliriyorsun. Bu yüzden baskıcı ilişkiler sana göre değil bebişim..
ASLAN: Dışarıdan bu kadar havalı görünen aslanın içinde
Nasıl bir romantik var asla inanamazsınız.
Aşık olduğunda dünya tatlısıdır o, yerimm ya kıyamam.
TERAZİ: Sana haksızlık yapanlara karşı susuyosun falan fistan..
Ama onlar bilmiyor ki onları kafanda çoktan çizdiğini..
Bence aynen devam.
BAŞAK: Bir başağı kandırmak mümkün değildir.
En ummadığınız şeyleri hatırlar ve olaylarda ki parçaları birleştirir. Siz bile inanamazsınız.
AKREP: Dostum dediğin insanlara öyle çok güveniyorsun ki,
Onlar adeta kardeşin. Bu kadar çok sevip sevildiğin için çok şanslısın garibim ya ..
YAY: Bir gün rahatlıktan ölecek bir burç varsa o da sensin.
Kim ne yapmış ne demiş işin mi varmış umrunda değil..
Herşey beklesin.
OĞLAK: Kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş.
Bi hareket yaparken başkalarını kırar üzer miyim acaba diye düşünmüyosun.. Çok tatlısın.
BALIK: Bu aralar aklın başka yerlerde.
Hiç bi şeye konsantre olamıyosun. Aşık mı oluyosun yoksa nedir?
Ay kıyamam ama yaa...
Aşk Yakar
28 Ocak 2013 Pazartesi
Beyni Aktif Tutmanın Yolları
Beynimizi aktif tutmak ve geliştirmek için pek çok egzersiz vardır. Bunlardan kolaylıkla yapabileceğiniz bir kaç tanesini aşağıda;
- Beyin hareket eden bir bedende daha aktif çalışır, en azından düzenli yürüyüşü hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.
- Zaman zaman yazmak, iş yapmak, diş fırçalamak için ters elinizi kullanabilirsiniz.
- Beyin alışkın olduğu durumun dışına çıkınca gelişir.
- Monotonluk beyni yorar ve tembelleştirir. Hayatınıza yeni renkler katın.
- Denemediğiniz tatları, aktiviteleri deneyin. Öğrenmeye açık olun.
- Beyinin aktif çalışması için bol oksijene ihtiyacı vardır, deniz kenarında, ağaçlık alanlarda vakit geçirin.
- Beyninize komutlar verin, bir amaç, bir hedef doğrultusunda çalışmasını sağlayın. Beyninizi başıboş bırakırsanız nereye gideceği belli olmaz. Tekrarlara takılabilir.
- Bulmaca çözüp düzenli kitap okuyun.
- Sık sık gülümseyin, neşelenin. Mutlu bir beyin daha iyi öğrenir.
Beyninize hala aktif çalıştığı için, öğrenip, hatırlayabildiği için teşekkür edin, şükredin :)
25 Ocak 2013 Cuma
İlgi, hassasiyet, mutluluk ve sevgi adına kısa bir yazı
RİCA ETSEM OKUR MUSUNUZ LÜTFEN ♥
En güçlü kişilerin genellikle en hassas olanlar olduğunu biliyor muydunuz? En fazla nezaket gösterenlerin, aslında kaba davranışlara maruz kaldığını? Sürekli başkalarıyla ilgilenenlerin aslında ilgiye en çok ihtiyaç duyanlar olduklarını? Söylemesi en zor üç sözün “Seni seviyorum!” “Özür dilerim!” ve “Bana yardım et!” olduğunu? Biliyor muydunuz? Bazen birinin mutlu görünmesi mutlu olduğu anlamına gelmez; yüzündeki o gülümsemenin ardına bakarsanız, belki aslında ne kadar acı çektiğini görebilirsiniz.
Şu anda sorunlar yaşayan bütün dostlara… Bir iyi niyet çığı başlatalım. Hepimizin şu anda olumlu duygulara ve iyi niyetlere ihtiyacımız var. Adınızı görmezsem anlarım, ancak dostlarımdan, nerede olursanız olun, bu yazıyı kopyalayıp duvarınıza yapıştırmanızı istiyorum; sadece aile sorunları, sağlık sıkıntıları, iş dertleri, o ya da bu konuda endişeleri olan ve sadece birinin umursadığını bilmeye ihtiyaç duyanlara bir anlık moral desteği vermek için. Bunu hepimiz için yapalım, çünkü kimse sorunlardan bağımsız değildir. Umarım bu yazıyı bütün dostlarımın duvarında görürüm. Bazılarının duvarlarında göreceğimi biliyorum!!! Ben bir dostum için yaptım ve siz de yapabilirsiniz. Ama paylaşmak yok; kopyalayıp yapıştıracaksınız, çünkü nezaket kalpten gelen bir çabadır, bir düğmeye basmak değil...
17 Ocak 2013 Perşembe
'Beyin ölümü yok ama durumu kritik'
Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın hayatını kaybettiğine yönelik haberlerin ardından oğlu Umur Birand, Twitter’dan yaptığı açıklamada babasının halen yoğun bakımda olduğunu duyurdu. Hastaneden yapılan açıklamada da Birand’ın tedavisinin devam ettiği bildirildi. Kanal D Haber Direktörü Sarılar, Birand'ın durumunun kritik olduğunu belirtti.
Pargalı İbrahim Paşa son nefesini verdi!
Pargalı İbrahim Paşa son nefesini verdi!
Muhteşem Yüzyıl'ın çok konuşulan son bölümünü izlemek için TIKLAYIN
9 Ocak 2013 Çarşamba
SOBAKİ HİKMET...Mutlaka okuyun..
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet, bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakında ki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı: “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”;
Fizikçi: “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”;
Jeolog: “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış”;
Matematikçi: “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”;
Antropolog: “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş.” der.
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:
“Boru yetmedi de efendim!”
İNSANLARI ANLAMAK ZORDUR... HERKES KENDİ MERKEZİNDEN BAKAR, DOĞAL OLARAK "KENDİ MERKEZLİ" GÖRÜR... NE KADAR FARKLI BAKARSAK BAKALIM, ORTAK PAYDAMIZ İNSAN OLMAKTIR VE İNSANIN İNSANLIĞA İNSAN OLMAKLA GETİRDİĞİ BİR BORCU VARDIR, HOŞGÖRÜ VE ADALET...
MAYA TAPINAĞI SU KAYDIRAĞI
Atlantis Bahamalar 15 milyon dolarlık bir marina.Resimde gördüğünüz tapınağı eğlence merkezi haline getirmişler.Bu tapınaktan 35 km hızında,60 metrelik dikey açıdan ve köpek balıkları eşliğinde, tam bir saat süreli adrenalin dolu dakikaler yaşayabilirsiniz.Çok ilginç bulunan mekan ünlülerin ve turistlerin ilgi odağı oldu. Denemek güzel olurdu değil mi ? :)
Böyle kürtaj olmaz!!!
DEVLET HASTANESİNE
GİTMEK ZORUNDA KALAN
BİR ÇOK KADININ YAŞAMAK
ZORUNDA KALDIĞI BİR
MUAMELE. KADININ
ANLATTIKLARI TÜRKİYE
ORTAMINDA OLDUKÇA
TANIDIK. DOĞUM YAPMAYA
GİDEN KADINA DA AYNI EZİYETİ VE SÖZLERİ SÖYLÜYORLAR . PARAN YOKSA
GÖZÜME GÖRÜNME MANTIĞI. TABİ AKP'NİN KÜRTAJ ŞOVUYLA DA BİRAZ
DAHA CESARET VERMİŞ OLMASI DA OLASI...
Kadın doktor kürtaj olmak isteyen hastasına narkozsuz kürtaj yaptı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman bugünkü köşesinde okuyanı altüst eden bir
kürtaj hikayesine yer verdi. Devlet hastanesinde narkozsuz kürtaj edilen Eda
K.B.'nin hikayesinin anlatıldığı mektupta tüyleri diken diken ifadeler yer alıyor.
Kürtaj olduğu için doktorun kendisini cahillikle suçladığını, "kocanın altına
yatmayı biliyorsunuz ama.." şeklinde hakaret içeren cümleler kurduğunu yazan
Eda K.B., kürtaj olanları cezalandırmak için devlet hastenesinde narkozsuz
kürtaj uygulandığını iddia etti.
İşte o mektup:
'İÇİMİZ ÇOK ACISA DA ALDIRMAYA KARAR VERDİK'
İki evladım var, 37 yaşındayım. Eşimle korunmamıza rağmen bir şekilde hamile
kaldım. “Olurdu olmazdı” derken, içimiz çok acısa da, aldırmaya karar verdik.
Çok zor bir karardı ama yaptırmak zorundaydık. Maddi olarak üçüncü bir çocuğu
büyütmemiz, yetiştirmemiz mümkün değil. Çocuk demek para demek. Yok böyle
bir imkânımız.
'KÜRTAJ OLMAK 750 LİRADAN BAŞLIYORMUŞ'
Böyle sakin yazdığıma bakmayın. Geçen hafta hamile olduğumu öğrenince şok
yaşadım. Eşim de, en az benim kadar perişandı. Hemen fiyatları araştırmaya
başladık, kürtaj olmak 750 liradan başlıyormuş, dedik ki, “Devlet hastanesine
gidelim...”
'DOKTOR AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ'
Salı günü bir devlet hastanesinin Aile Planlama Merkezi’ne gittim. Ultrasona
aldı doktor beni. Evet, bebek vardı. Kadın doktor açtı ağzını yumdu gözünü,
“İlkokul mezunuyla üniversite mezunu arasında en ufak bir fark yok. Hepiniz
aynısınız!” dedi. Hekimlikten ve hasta psikolojisini anlamaktan uzak, sadece
kişisel egosunu tatmine dayalı bir sürü söz sarf etti. Hiç cevap vermedim,
vermek de istemedim, çünkü benim üzüntüm bana yetiyordu.
'ETEK TIRAŞI OL, BANYO YAP'
Perşembe gününe randevu verdi. Gelirken etek tıraşı olmamı, banyo yapmamı
ve bir de etek getirmemi söyledi. Tuhafıma gitti. “Ha bir de gelmeden, mutlaka
bir şeyler ye!” dedi. Oysa narkoz alacağımı düşündüğüm için, “Bu doğru olmaz!”
diye geçirdim aklımdan.
‘KOCANIN ALTINA YATMAYI BİLİYORSUN AMA’
Perşembe sabahı erkenden kalktım ve hazırlandım, eşimle yola koyulduk. Saat
tam 08.45’te hastanedeydik. Eşimi bekleme salonuna aldılar, beni de başka bir
bölüme. Odada 4 kadın dık. Bir saat kadar bekledikten sonra doktor hanım
geldi. Sanki çocuklarıymışız gibi, “Geçin bakim şuraya” dedi, geçtik. Üreme
sistemini anlattı. Sonra da verdiği bilgilerin pekiştiğinden emin olmak adına,
“Neyle korunacaksın bundan sonra?” gibi sorular sordu. Cevap veren kadına,
“Madem öyle, bunu daha önce niye yapmadın?” dedi. Kadın, “Kocam...” diye
geveleyince “Altına yatmayı biliyorsun ama” diye azarı bastı.
ODADAN ÇIKAN KADINLARIN YÜZÜNDEKİ DEHŞET İFADESİ
Sonra bizi ranzaların olduğu bir odaya aldılar. 4 yatak vardı 4’ü de birbirinden
leş, camlar açık. Eteklerimizi giymemiz söylenince, hiç tanımadığım kadınların
önünde soyundum, iç çamaşırımı çıkardım, eteğimi giydim ve sıramı beklemeye
başladım. Kadınları tek tek, başka bir odaya alıyorlardı. Meğer en korkunç şey o
odada yaşanacakmış da, haberim yokmuş! Ben en sonuncuydum. Odadan çıkan
her kadının yüzünde dehşet ifadesi vardı ve kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Sıra bana geldi.
NARKOZSUZ KÜRTAJ
Odaya girdim. O odanın da camı açıktı, jinekoloji masası da camın yanındaydı.
Uzanmam söylendi. Ben hâlâ saf bir şekilde narkozcu bekliyorum. “Herhalde bir
narkozitör gelip beni uyutacak” diyorum. Masanın hemen yanında ağzı açık bir
tıbbi atık çöp kovası var, içi de kanlı gazlı bez ve pamuk dolu, ona bakıyorum.
Bu arada, odanın kapısı açık hasta mahremiyeti yok, isteyen istediği gibi girip
çıkıyor. “Allah’ım ben n’apıyorum burada? Bu insanların arasında işim ne?”
demeye kalmadan, bir spekülümün kabaca içime yerleştirilmesiyle irkildim.
Meğer kürtaj yaparken ne narkoz, ne sakinleştirici, ne de ağrı kesici hiçbir şey
vermiyorlarmış!
'BEBEĞİMİ, BEN KENDİMDEYKEN VAKUMLADILAR'
O an yaşadığım bedensel ve duygusal travmayı asla unutmayacağım. Ağlamaya
başladım. Ki ben ketum bir insanım kolay kolay ağlamam ama rızam da olsa,
gözümün önünde bebeğimin alınması, kocaman bir aletin bebeğimi ben
kendimdeyken vakumlaması...
'HER ŞEYDEN NEFRET ETTİM'
Beni çok sarstı. Her şeyden nefret ettim. Kendimden, eşimden,
çaresizliğimizden, bunu bana yapan insanlardan, maruz kaldığım bu
iğrençlikten, bu zihniyetten... Beş dakika kadar sürdü. Masanın kenarlarını
sıkmaktan avuçlarımın içi acıdı, morardı. Ayağa kalktığımda titriyordum.
Kendimi tecavüze uğramış gibi hissediyordum. Zaten duygusal olarak, orada
tecavüz ettiler bana.
'DEVLET KADINLARI BÖYLE CEZALANDIRIYOR'
Yaşadıklarımı şimdi değerlendirdiğimde... Kürtajın, narkoz, sakinleştirici, hatta
ağrı kesici bile verilmeden yapılmasını, devletin kadınları bir tür “cezalandırma”
şekli olduğunu düşünüyorum. “Benim bedenim, benim kararım diyorsunuz öyle
mi? Alın size!” demek bu. Başka yerlerde, tür acı deneyimler yaşayan kadınlar
var mı bilmiyorum. Ben yaşadıklarımı paylaşmak istedim, belki konu dikkatini
çeker, yazarsın ve bu sayede bazı şeylerin değişmesine vesile olursun...
Sevgiler. (Eda K.B.)
8 Ocak 2013 Salı
İstanbul' da ve Ege' de Deprem
Ege Denizi Saros Körfezi açıklarında 6.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem Çanakkale, İstanbul ve İzmir'de şiddetli şekilde hissedildi. Deprem nedeniyle Ege Bölgesi'nde yer yer telefon kesintileri meydana geldi.
İŞTE DEPREM ANI...
Büyüklüğü 6,2 olarak ölçülen şiddetli deprem Kandilli Rasathanesi'nden yapılan açıklama göre deprem Ege Denizi'nde Çanakkale'nin 80-100 km açığında meydana geldi. Meydana gelen deprem özellikle Ege Bölgesi'nde oldukça şiddetli olarak hissedildi. İzmir ve Çanakkale'de paniğe kapılan vatandaşlar ev ve işyerlerinden uzaklaştı. Deprem ayrıca İstanbul, Edirne, Tekirdağ, İzmir, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Çanakkale'de de hissedildi.
2 Ocak 2013 Çarşamba
Sigara Zamları
Yeni yılda sigaraya paket başına 50 kuruşla bir lira arasında zam geldi. Sigarada Özel Tüketim Vergisi oranı yüzde 65.25 oldu. Bir paket sigaradan alınacak en düşük maktu vergi tutarı 3 lira 24 kuruşa yükseldi. Motorlu Taşıtlar Vergisi, vergi cezaları, mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde alınan maktu vergi tutarı, veraset intikal tutarı arttı. Damga ve harçlarda vergi ise yüzde 15 oranında yükseldi. Maliye Bakanlığı 2013 yılı gelir vergisi dilimleri ve tutarlarını da belirledi. Yüzde 15 gelir vergi tarifesinin uygulandığı birinci dilim 10 binden 10 bin 700 TL'ye çıkarıldı. Yüzde 20 gelir vergisi tarifesinin uygulandığı ikinci dilim 25 binden 26 bin TL'ye yükseltildi.
JTI BUNU HER YIL YAPIYOR
Philip Morris 2013 yılı zamlı sigara fiyatlarını açıklarken, bünyesinde Winston, Camel ve Monte Carlo olan JTI (Japan Tobacco International) ise henüz fiyat listesini açıklamadı. Sigaraya zam geldikten sonra JTI firması zamlı fiyatları hemen açıklamıyor. Eski fiyatıyla piyasada bir süre daha satışa devam eden JTI tüketici alışkanlıklarını değiştirerek pazar payını artırma çabasında.
Fiyat avantajını kullanarak satışını artırma derdine düşen firma her yıl aynı taktiği uyguluyor.
Kaynak: http://www.ensonhaber.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)