Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı
Hürriyet
9 Ocak 2013 Çarşamba
Böyle kürtaj olmaz!!!
DEVLET HASTANESİNE
GİTMEK ZORUNDA KALAN
BİR ÇOK KADININ YAŞAMAK
ZORUNDA KALDIĞI BİR
MUAMELE. KADININ
ANLATTIKLARI TÜRKİYE
ORTAMINDA OLDUKÇA
TANIDIK. DOĞUM YAPMAYA
GİDEN KADINA DA AYNI EZİYETİ VE SÖZLERİ SÖYLÜYORLAR . PARAN YOKSA
GÖZÜME GÖRÜNME MANTIĞI. TABİ AKP'NİN KÜRTAJ ŞOVUYLA DA BİRAZ
DAHA CESARET VERMİŞ OLMASI DA OLASI...
Kadın doktor kürtaj olmak isteyen hastasına narkozsuz kürtaj yaptı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman bugünkü köşesinde okuyanı altüst eden bir
kürtaj hikayesine yer verdi. Devlet hastanesinde narkozsuz kürtaj edilen Eda
K.B.'nin hikayesinin anlatıldığı mektupta tüyleri diken diken ifadeler yer alıyor.
Kürtaj olduğu için doktorun kendisini cahillikle suçladığını, "kocanın altına
yatmayı biliyorsunuz ama.." şeklinde hakaret içeren cümleler kurduğunu yazan
Eda K.B., kürtaj olanları cezalandırmak için devlet hastenesinde narkozsuz
kürtaj uygulandığını iddia etti.
İşte o mektup:
'İÇİMİZ ÇOK ACISA DA ALDIRMAYA KARAR VERDİK'
İki evladım var, 37 yaşındayım. Eşimle korunmamıza rağmen bir şekilde hamile
kaldım. “Olurdu olmazdı” derken, içimiz çok acısa da, aldırmaya karar verdik.
Çok zor bir karardı ama yaptırmak zorundaydık. Maddi olarak üçüncü bir çocuğu
büyütmemiz, yetiştirmemiz mümkün değil. Çocuk demek para demek. Yok böyle
bir imkânımız.
'KÜRTAJ OLMAK 750 LİRADAN BAŞLIYORMUŞ'
Böyle sakin yazdığıma bakmayın. Geçen hafta hamile olduğumu öğrenince şok
yaşadım. Eşim de, en az benim kadar perişandı. Hemen fiyatları araştırmaya
başladık, kürtaj olmak 750 liradan başlıyormuş, dedik ki, “Devlet hastanesine
gidelim...”
'DOKTOR AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ'
Salı günü bir devlet hastanesinin Aile Planlama Merkezi’ne gittim. Ultrasona
aldı doktor beni. Evet, bebek vardı. Kadın doktor açtı ağzını yumdu gözünü,
“İlkokul mezunuyla üniversite mezunu arasında en ufak bir fark yok. Hepiniz
aynısınız!” dedi. Hekimlikten ve hasta psikolojisini anlamaktan uzak, sadece
kişisel egosunu tatmine dayalı bir sürü söz sarf etti. Hiç cevap vermedim,
vermek de istemedim, çünkü benim üzüntüm bana yetiyordu.
'ETEK TIRAŞI OL, BANYO YAP'
Perşembe gününe randevu verdi. Gelirken etek tıraşı olmamı, banyo yapmamı
ve bir de etek getirmemi söyledi. Tuhafıma gitti. “Ha bir de gelmeden, mutlaka
bir şeyler ye!” dedi. Oysa narkoz alacağımı düşündüğüm için, “Bu doğru olmaz!”
diye geçirdim aklımdan.
‘KOCANIN ALTINA YATMAYI BİLİYORSUN AMA’
Perşembe sabahı erkenden kalktım ve hazırlandım, eşimle yola koyulduk. Saat
tam 08.45’te hastanedeydik. Eşimi bekleme salonuna aldılar, beni de başka bir
bölüme. Odada 4 kadın dık. Bir saat kadar bekledikten sonra doktor hanım
geldi. Sanki çocuklarıymışız gibi, “Geçin bakim şuraya” dedi, geçtik. Üreme
sistemini anlattı. Sonra da verdiği bilgilerin pekiştiğinden emin olmak adına,
“Neyle korunacaksın bundan sonra?” gibi sorular sordu. Cevap veren kadına,
“Madem öyle, bunu daha önce niye yapmadın?” dedi. Kadın, “Kocam...” diye
geveleyince “Altına yatmayı biliyorsun ama” diye azarı bastı.
ODADAN ÇIKAN KADINLARIN YÜZÜNDEKİ DEHŞET İFADESİ
Sonra bizi ranzaların olduğu bir odaya aldılar. 4 yatak vardı 4’ü de birbirinden
leş, camlar açık. Eteklerimizi giymemiz söylenince, hiç tanımadığım kadınların
önünde soyundum, iç çamaşırımı çıkardım, eteğimi giydim ve sıramı beklemeye
başladım. Kadınları tek tek, başka bir odaya alıyorlardı. Meğer en korkunç şey o
odada yaşanacakmış da, haberim yokmuş! Ben en sonuncuydum. Odadan çıkan
her kadının yüzünde dehşet ifadesi vardı ve kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Sıra bana geldi.
NARKOZSUZ KÜRTAJ
Odaya girdim. O odanın da camı açıktı, jinekoloji masası da camın yanındaydı.
Uzanmam söylendi. Ben hâlâ saf bir şekilde narkozcu bekliyorum. “Herhalde bir
narkozitör gelip beni uyutacak” diyorum. Masanın hemen yanında ağzı açık bir
tıbbi atık çöp kovası var, içi de kanlı gazlı bez ve pamuk dolu, ona bakıyorum.
Bu arada, odanın kapısı açık hasta mahremiyeti yok, isteyen istediği gibi girip
çıkıyor. “Allah’ım ben n’apıyorum burada? Bu insanların arasında işim ne?”
demeye kalmadan, bir spekülümün kabaca içime yerleştirilmesiyle irkildim.
Meğer kürtaj yaparken ne narkoz, ne sakinleştirici, ne de ağrı kesici hiçbir şey
vermiyorlarmış!
'BEBEĞİMİ, BEN KENDİMDEYKEN VAKUMLADILAR'
O an yaşadığım bedensel ve duygusal travmayı asla unutmayacağım. Ağlamaya
başladım. Ki ben ketum bir insanım kolay kolay ağlamam ama rızam da olsa,
gözümün önünde bebeğimin alınması, kocaman bir aletin bebeğimi ben
kendimdeyken vakumlaması...
'HER ŞEYDEN NEFRET ETTİM'
Beni çok sarstı. Her şeyden nefret ettim. Kendimden, eşimden,
çaresizliğimizden, bunu bana yapan insanlardan, maruz kaldığım bu
iğrençlikten, bu zihniyetten... Beş dakika kadar sürdü. Masanın kenarlarını
sıkmaktan avuçlarımın içi acıdı, morardı. Ayağa kalktığımda titriyordum.
Kendimi tecavüze uğramış gibi hissediyordum. Zaten duygusal olarak, orada
tecavüz ettiler bana.
'DEVLET KADINLARI BÖYLE CEZALANDIRIYOR'
Yaşadıklarımı şimdi değerlendirdiğimde... Kürtajın, narkoz, sakinleştirici, hatta
ağrı kesici bile verilmeden yapılmasını, devletin kadınları bir tür “cezalandırma”
şekli olduğunu düşünüyorum. “Benim bedenim, benim kararım diyorsunuz öyle
mi? Alın size!” demek bu. Başka yerlerde, tür acı deneyimler yaşayan kadınlar
var mı bilmiyorum. Ben yaşadıklarımı paylaşmak istedim, belki konu dikkatini
çeker, yazarsın ve bu sayede bazı şeylerin değişmesine vesile olursun...
Sevgiler. (Eda K.B.)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder