Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Hürriyet

28 Ocak 2013 Pazartesi

Beyni Aktif Tutmanın Yolları


Beynimizi aktif tutmak ve geliştirmek için pek çok egzersiz vardır. Bunlardan kolaylıkla yapabileceğiniz bir kaç tanesini aşağıda;


  •     Beyin hareket eden bir bedende daha aktif çalışır, en azından düzenli yürüyüşü hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.
  •     Zaman zaman yazmak, iş yapmak, diş fırçalamak için ters elinizi kullanabilirsiniz.
  •     Beyin alışkın olduğu durumun dışına çıkınca gelişir.
  •     Monotonluk beyni yorar ve tembelleştirir. Hayatınıza yeni renkler katın.
  •     Denemediğiniz tatları, aktiviteleri deneyin. Öğrenmeye açık olun.
  •     Beyinin aktif çalışması için bol oksijene ihtiyacı vardır, deniz kenarında, ağaçlık alanlarda vakit geçirin.
  •     Beyninize komutlar verin, bir amaç, bir hedef doğrultusunda çalışmasını sağlayın. Beyninizi başıboş bırakırsanız nereye gideceği belli olmaz. Tekrarlara takılabilir.
  •     Bulmaca çözüp düzenli kitap okuyun.
  •     Sık sık gülümseyin, neşelenin. Mutlu bir beyin daha iyi öğrenir.


    Beyninize hala aktif çalıştığı için, öğrenip, hatırlayabildiği için teşekkür edin, şükredin :)

25 Ocak 2013 Cuma

Sıla. Çok sevdiğimden değil ZOR sevdiğimden


İlgi, hassasiyet, mutluluk ve sevgi adına kısa bir yazı


                                                                                 RİCA ETSEM OKUR MUSUNUZ LÜTFEN ♥
En güçlü kişilerin genellikle en hassas olanlar olduğunu biliyor muydunuz? En fazla nezaket gösterenlerin, aslında kaba davranışlara maruz kaldığını? Sürekli başkalarıyla ilgilenenlerin aslında ilgiye en çok ihtiyaç duyanlar olduklarını? Söylemesi en zor üç sözün “Seni seviyorum!” “Özür dilerim!” ve “Bana yardım et!” olduğunu? Biliyor muydunuz? Bazen birinin mutlu görünmesi mutlu olduğu anlamına gelmez; yüzündeki o gülümsemenin ardına bakarsanız, belki aslında ne kadar acı çektiğini görebilirsiniz.
Şu anda sorunlar yaşayan bütün dostlara… Bir iyi niyet çığı başlatalım. Hepimizin şu anda olumlu duygulara ve iyi niyetlere ihtiyacımız var. Adınızı görmezsem anlarım, ancak dostlarımdan, nerede olursanız olun, bu yazıyı kopyalayıp duvarınıza yapıştırmanızı istiyorum; sadece aile sorunları, sağlık sıkıntıları, iş dertleri, o ya da bu konuda endişeleri olan ve sadece birinin umursadığını bilmeye ihtiyaç duyanlara bir anlık moral desteği vermek için. Bunu hepimiz için yapalım, çünkü kimse sorunlardan bağımsız değildir. Umarım bu yazıyı bütün dostlarımın duvarında görürüm. Bazılarının duvarlarında göreceğimi biliyorum!!! Ben bir dostum için yaptım ve siz de yapabilirsiniz. Ama paylaşmak yok; kopyalayıp yapıştıracaksınız, çünkü nezaket kalpten gelen bir çabadır, bir düğmeye basmak değil...

17 Ocak 2013 Perşembe

'Beyin ölümü yok ama durumu kritik'

Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın hayatını kaybettiğine yönelik haberlerin ardından oğlu Umur Birand, Twitter’dan yaptığı açıklamada babasının halen yoğun bakımda olduğunu duyurdu. Hastaneden yapılan açıklamada da Birand’ın tedavisinin devam ettiği bildirildi. Kanal D Haber Direktörü Sarılar, Birand'ın durumunun kritik olduğunu belirtti.

Pargalı İbrahim Paşa son nefesini verdi!


Pargalı İbrahim Paşa son nefesini verdi!
Muhteşem Yüzyıl'ın çok konuşulan son bölümünü izlemek için TIKLAYIN

9 Ocak 2013 Çarşamba

SOBAKİ HİKMET...Mutlaka okuyun..


Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet, bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakında ki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı: “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”;

Fizikçi: “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”;

Jeolog: “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış”;

Matematikçi: “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”;

Antropolog: “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş.” der.

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir:

“Boru yetmedi de efendim!”

İNSANLARI ANLAMAK ZORDUR... HERKES KENDİ MERKEZİNDEN BAKAR, DOĞAL OLARAK "KENDİ MERKEZLİ" GÖRÜR... NE KADAR FARKLI BAKARSAK BAKALIM, ORTAK PAYDAMIZ İNSAN OLMAKTIR VE İNSANIN İNSANLIĞA İNSAN OLMAKLA GETİRDİĞİ BİR BORCU VARDIR, HOŞGÖRÜ VE ADALET...

MAYA TAPINAĞI SU KAYDIRAĞI

                  
      Atlantis Bahamalar 15 milyon dolarlık bir marina.Resimde gördüğünüz tapınağı eğlence merkezi haline getirmişler.Bu tapınaktan 35 km hızında,60 metrelik dikey açıdan ve köpek balıkları eşliğinde, tam bir saat süreli adrenalin dolu dakikaler yaşayabilirsiniz.Çok ilginç  bulunan mekan ünlülerin ve turistlerin ilgi odağı oldu. Denemek güzel olurdu değil mi ? :)


Böyle kürtaj olmaz!!!


DEVLET HASTANESİNE 

GİTMEK ZORUNDA KALAN 

BİR ÇOK KADININ YAŞAMAK 

ZORUNDA KALDIĞI BİR 

MUAMELE. KADININ 

ANLATTIKLARI TÜRKİYE 

ORTAMINDA OLDUKÇA 

TANIDIK. DOĞUM YAPMAYA 

GİDEN KADINA DA AYNI EZİYETİ VE SÖZLERİ SÖYLÜYORLAR . PARAN YOKSA 

GÖZÜME GÖRÜNME MANTIĞI. TABİ AKP'NİN KÜRTAJ ŞOVUYLA DA BİRAZ 

DAHA CESARET VERMİŞ OLMASI DA OLASI...

Kadın doktor kürtaj olmak isteyen hastasına narkozsuz kürtaj yaptı.

Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman bugünkü köşesinde okuyanı altüst eden bir 

kürtaj hikayesine yer verdi. Devlet hastanesinde narkozsuz kürtaj edilen Eda 

K.B.'nin hikayesinin anlatıldığı mektupta tüyleri diken diken ifadeler yer alıyor. 

Kürtaj olduğu için doktorun kendisini cahillikle suçladığını, "kocanın altına 

yatmayı biliyorsunuz ama.." şeklinde hakaret içeren cümleler kurduğunu yazan 

Eda K.B., kürtaj olanları cezalandırmak için devlet hastenesinde narkozsuz 

kürtaj uygulandığını iddia etti.

İşte o mektup:

'İÇİMİZ ÇOK ACISA DA ALDIRMAYA KARAR VERDİK'

İki evladım var, 37 yaşındayım. Eşimle korunmamıza rağmen bir şekilde hamile 

kaldım. “Olurdu olmazdı” derken, içimiz çok acısa da, aldırmaya karar verdik. 

Çok zor bir karardı ama yaptırmak zorundaydık. Maddi olarak üçüncü bir çocuğu 

büyütmemiz, yetiştirmemiz mümkün değil. Çocuk demek para demek. Yok böyle 

bir imkânımız.


'KÜRTAJ OLMAK 750 LİRADAN BAŞLIYORMUŞ'

Böyle sakin yazdığıma bakmayın. Geçen hafta hamile olduğumu öğrenince şok 

yaşadım. Eşim de, en az benim kadar perişandı. Hemen fiyatları araştırmaya 

başladık, kürtaj olmak 750 liradan başlıyormuş, dedik ki, “Devlet hastanesine 

gidelim...”

'DOKTOR AÇTI AĞZINI YUMDU GÖZÜNÜ'

Salı günü bir devlet hastanesinin Aile Planlama Merkezi’ne gittim. Ultrasona 

aldı doktor beni. Evet, bebek vardı. Kadın doktor açtı ağzını yumdu gözünü, 

“İlkokul mezunuyla üniversite mezunu arasında en ufak bir fark yok. Hepiniz 

aynısınız!” dedi. Hekimlikten ve hasta psikolojisini anlamaktan uzak, sadece 

kişisel egosunu tatmine dayalı bir sürü söz sarf etti. Hiç cevap vermedim, 

vermek de istemedim, çünkü benim üzüntüm bana yetiyordu.



'ETEK TIRAŞI OL, BANYO YAP'

Perşembe gününe randevu verdi. Gelirken etek tıraşı olmamı, banyo yapmamı 

ve bir de etek getirmemi söyledi. Tuhafıma gitti. “Ha bir de gelmeden, mutlaka 

bir şeyler ye!” dedi. Oysa narkoz alacağımı düşündüğüm için, “Bu doğru olmaz!” 

diye geçirdim aklımdan.



‘KOCANIN ALTINA YATMAYI BİLİYORSUN AMA’

Perşembe sabahı erkenden kalktım ve hazırlandım, eşimle yola koyulduk. Saat 

tam 08.45’te hastanedeydik. Eşimi bekleme salonuna aldılar, beni de başka bir 

bölüme. Odada 4 kadın dık. Bir saat kadar bekledikten sonra doktor hanım 

geldi. Sanki çocuklarıymışız gibi, “Geçin bakim şuraya” dedi, geçtik. Üreme 

sistemini anlattı. Sonra da verdiği bilgilerin pekiştiğinden emin olmak adına, 

“Neyle korunacaksın bundan sonra?” gibi sorular sordu. Cevap veren kadına, 

“Madem öyle, bunu daha önce niye yapmadın?” dedi. Kadın, “Kocam...” diye 

geveleyince “Altına yatmayı biliyorsun ama” diye azarı bastı.

ODADAN ÇIKAN KADINLARIN YÜZÜNDEKİ DEHŞET İFADESİ

Sonra bizi ranzaların olduğu bir odaya aldılar. 4 yatak vardı 4’ü de birbirinden 

leş, camlar açık. Eteklerimizi giymemiz söylenince, hiç tanımadığım kadınların 

önünde soyundum, iç çamaşırımı çıkardım, eteğimi giydim ve sıramı beklemeye 

başladım. Kadınları tek tek, başka bir odaya alıyorlardı. Meğer en korkunç şey o 

odada yaşanacakmış da, haberim yokmuş! Ben en sonuncuydum. Odadan çıkan 

her kadının yüzünde dehşet ifadesi vardı ve kimsenin ağzını bıçak açmıyordu. 

Sıra bana geldi.



NARKOZSUZ KÜRTAJ

Odaya girdim. O odanın da camı açıktı, jinekoloji masası da camın yanındaydı. 

Uzanmam söylendi. Ben hâlâ saf bir şekilde narkozcu bekliyorum. “Herhalde bir 

narkozitör gelip beni uyutacak” diyorum. Masanın hemen yanında ağzı açık bir 

tıbbi atık çöp kovası var, içi de kanlı gazlı bez ve pamuk dolu, ona bakıyorum. 

Bu arada, odanın kapısı açık hasta mahremiyeti yok, isteyen istediği gibi girip 

çıkıyor. “Allah’ım ben n’apıyorum burada? Bu insanların arasında işim ne?” 

demeye kalmadan, bir spekülümün kabaca içime yerleştirilmesiyle irkildim. 

Meğer kürtaj yaparken ne narkoz, ne sakinleştirici, ne de ağrı kesici hiçbir şey 

vermiyorlarmış!


'BEBEĞİMİ, BEN KENDİMDEYKEN VAKUMLADILAR'

O an yaşadığım bedensel ve duygusal travmayı asla unutmayacağım. Ağlamaya 

başladım. Ki ben ketum bir insanım kolay kolay ağlamam ama rızam da olsa, 

gözümün önünde bebeğimin alınması, kocaman bir aletin bebeğimi ben 

kendimdeyken vakumlaması...



'HER ŞEYDEN NEFRET ETTİM'

Beni çok sarstı. Her şeyden nefret ettim. Kendimden, eşimden, 

çaresizliğimizden, bunu bana yapan insanlardan, maruz kaldığım bu 

iğrençlikten, bu zihniyetten... Beş dakika kadar sürdü. Masanın kenarlarını 

sıkmaktan avuçlarımın içi acıdı, morardı. Ayağa kalktığımda titriyordum. 

Kendimi tecavüze uğramış gibi hissediyordum. Zaten duygusal olarak, orada 

tecavüz ettiler bana.



'DEVLET KADINLARI BÖYLE CEZALANDIRIYOR'

Yaşadıklarımı şimdi değerlendirdiğimde... Kürtajın, narkoz, sakinleştirici, hatta 

ağrı kesici bile verilmeden yapılmasını, devletin kadınları bir tür “cezalandırma” 

şekli olduğunu düşünüyorum. “Benim bedenim, benim kararım diyorsunuz öyle 

mi? Alın size!” demek bu. Başka yerlerde, tür acı deneyimler yaşayan kadınlar 

var mı bilmiyorum. Ben yaşadıklarımı paylaşmak istedim, belki konu dikkatini 

çeker, yazarsın ve bu sayede bazı şeylerin değişmesine vesile olursun... 

Sevgiler. (Eda K.B.)

8 Ocak 2013 Salı

İstanbul' da ve Ege' de Deprem


Ege Denizi Saros Körfezi açıklarında 6.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem Çanakkale, İstanbul ve İzmir'de şiddetli şekilde hissedildi. Deprem nedeniyle Ege Bölgesi'nde yer yer telefon kesintileri meydana geldi.

 İŞTE DEPREM ANI...

Büyüklüğü 6,2 olarak ölçülen şiddetli deprem Kandilli Rasathanesi'nden yapılan açıklama göre deprem Ege Denizi'nde Çanakkale'nin 80-100 km açığında meydana geldi. Meydana gelen deprem özellikle Ege Bölgesi'nde oldukça şiddetli olarak hissedildi. İzmir ve Çanakkale'de paniğe kapılan vatandaşlar ev ve işyerlerinden uzaklaştı. Deprem ayrıca İstanbul, Edirne, Tekirdağ, İzmir, Bursa, Eskişehir, Kütahya ve Çanakkale'de de hissedildi.


Görüntüler için TIKLAYIN

2 Ocak 2013 Çarşamba

Sigara Zamları


Yeni yılda sigaraya paket başına 50 kuruşla bir lira arasında zam geldi. Sigarada Özel Tüketim Vergisi oranı yüzde 65.25 oldu. Bir paket sigaradan alınacak en düşük maktu vergi tutarı 3 lira 24 kuruşa yükseldi. Motorlu Taşıtlar Vergisi, vergi cezaları, mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde alınan maktu vergi tutarı, veraset intikal tutarı arttı. Damga ve harçlarda vergi ise yüzde 15 oranında yükseldi. Maliye Bakanlığı 2013 yılı gelir vergisi dilimleri ve tutarlarını da belirledi. Yüzde 15 gelir vergi tarifesinin uygulandığı birinci dilim 10 binden 10 bin 700 TL'ye çıkarıldı. Yüzde 20 gelir vergisi tarifesinin uygulandığı ikinci dilim 25 binden 26 bin TL'ye yükseltildi.

JTI BUNU HER YIL YAPIYOR
Philip Morris 2013 yılı zamlı sigara fiyatlarını açıklarken, bünyesinde Winston, Camel ve Monte Carlo olan JTI (Japan Tobacco International) ise henüz fiyat listesini açıklamadı. Sigaraya zam geldikten sonra JTI firması zamlı fiyatları hemen açıklamıyor. Eski fiyatıyla piyasada bir süre daha satışa devam eden JTI tüketici alışkanlıklarını değiştirerek pazar payını artırma çabasında.

Fiyat avantajını kullanarak satışını artırma derdine düşen firma her yıl aynı taktiği uyguluyor.

Kaynak: http://www.ensonhaber.com